Bel Kayması (Lomber Spondilolistezis)
Omurga; içerisinde barındırdığı önemli bir yapı olan omuriliği koruyan, aynı zamanda, ayakta dengeli bir şekilde durmamızı sağlayan kemikler (omurlar) dizisidir. Kafa tabanından, kuyruk sokumuna kadar yerleşmiş olan omurlar, görevlerinden ve insan vücudunun yapısından ötürü belirli bir denge ve düzene göre üst üste dizilmişlerdir. Bu denge ve dizilimin; travma (kaza, düşme vb.), aşınma (dejenerasyon), enfeksiyon, doğuştan (doğumsal anomali), o bölgeye daha önce uygulanmış bir cerrahi girişim ve çeşitli tümörler nedeniyle bozulması, omurların birbiri üzerinde kaymasına sebep olur.
Özellikle bel bölgesinde kayan omurlar; içerisinde barındırdığı omurilik ve sinirleri sıkıştırarak hastalarda; bacak, ayak ve ayak parmaklarında güçsüzlük, uyuşma, karıncalanma, yanma ve yürürken bacaklarda ve ayaklarda yorulma gibi şikâyetleri de beraberinde getirir.
Her yaşta görülebilen bel kayması, en sık 45-65 yaş arasında ve kadınlarda, erkeklere oranla daha fazla izlenir. Ağır fiziksel aktivite gereken işlerde çalışanlarda, günlük ev işlerinin ağırlığı ve sürekliliği nedeniyle belin kas ve bağlarında (ligaman) zayıflık olan kadınlarda ve fazla kilo nedeniyle vücut yapısının değiştiği kişilerde daha fazla görülür.
Ani hareket ile gelişen ve genellikle kas spazmı nedeniyle oluşan şiddetli bel ağrıları, halk arasında ‘belim kaydı, bel kayması oldu’ gibi yanlış yorumlanan durumlara sebebiyet verebilir. Bu bakımdan tanının doğru konulması ve hastanın bilgilendirilmesi çok önemlidir. Tanı, ancak hastayla doğrudan görüşme, ayrıntılı muayene, doğru tetkiklerin yapılması ile konulabilir. Böylelikle hastalar bilgilendirilerek doğru teşhise, doğru tedavi yaklaşımı uygulanabilir.
Bel filmiyle (röntgen), belin hareketleri ile kaymanın hareketli olup olmadığına karar verilir. Bu çok önemli ve basit uygulama sonucunda hareketsiz bel kaymaları, çoğu zaman cerrahi dışı yöntemler ile tedavi edilebilir. Bel kaymasında yapılacak Bilgisayarlı Tomografi incelemesi ise kaymanın kemik anormalliği nedeniyle olup olmadığına karar verilmesine yardımcı olarak tedaviye yön verir. Yine bu hastalığın tanısında kullanılan MR (Manyetik Rezonans), bel kayması nedeniyle sıkışabilecek omurilik ve sinirlerin durumunun değerlendirilmesinde ve tedavi kararı vermede önemli bir rol oynar.
Bel kaymasının derecesi, neden olduğu şikâyetler ve muayene bulgularına göre tedavi seçeneğine karar verilir. Kaymanın derecesi az ve başlangıç düzeyinde, bacaklarda ağrı ve güçsüzlük mevcut değil ve muayenede özellikle bacak, ayak ve ayak parmaklarında güç ve his kaybı yok ise cerrahi tedaviye gerek kalmayabilir. Bu tür durumlarda, hastaya; bel korsesi, diyet, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon tavsiye edilebilir. Zira, konunun uzmanlarının tavsiyeleriyle uygulanan diyet, kas güçlendirme egzersizleri ile hastalık sınırlandırılabilir ve kontrol altına alınabilir. Bunun aksi durumlarda; yani, şiddetli bel ve bacak ağrılarına, bacak, ayak ve ayak parmaklarında güçsüzlüğe, his kaybına neden olan ilerlemiş bel kaymalarında cerrahi tedavi gerekebilir.
Vaka Örneği:
60 yaşında bayan hasta bel ağrısı, her iki kalça ve bacak ağrısı,uzun yol yürüyememe şikayatleri ile başvurdu. Hasta 50 metre yürüyünce bacaklarında kuvvetsizlik ve uyuşukluk gelişiyor hemen oturacak yer arıyorum diyordu. İncelemlerde L4-5 düzeyinde hem bel kayması, hemde bel fıtığına bağlı olarak bacağa giden sinirlerin çok sıkışmış olduğu görüldü. Ameliyat edildi. Hem fıtık temizlendi, hem omurilik kanlaı genişletildi hem de bel kayması için platin (posterior stabilizasyon) takıldı. Ameliyat sonrası hastanın bacak ağrısı geçti ve yürümesi normale döndü.